BÜYÜK GEÇİM SIKINTISINA HAZIR MISINIZ

BÜYÜK GEÇİM SIKINTISINA HAZIR MISINIZ?

Bu yazıyı yazmaya defalarca niyetlendim. En son 8 10 2018 de yani bundan 3,5 yıl önce oturmuşum yazının başına ama bitirmeden bırakmışım. Niye bu yazıyı o zaman tamamlayıp yayınlamadım? Biliyorsunuz toplumumuz uzun zamandır ikiye bölünmüş durumda. Birisi iktidarın nimetlerinden yararlananlar, iktidardan yana olanlar. Bir diğeri de iktidara muhalif olanlar. O tarihlerde bu yazıyı yayınlamış olsaydım onaylayanlar muhalif oldukları için onaylayacaklar ret edenler ise iktidar yandaşı oldukları için böyle yapacaklardı. Yani o tarihte bu yazdıklarım çok da bir işe yaramazdı. Yazının yayınlanmasını isteyeceğim Menemen’in Sesi de güç sahipleri ile ters düşmek istemediği için büyük olasılıkla yayınlamazdı da. Zaten yayınlasaydı ne olurdu ki? Tarihe not düşmek için yayınlamış olduğum nice yazımı bir anda siliverdiler. Oysa yazılar içinde dünyanın çok önünde saptamalar da vardı. Orada olmaları kanıt değeri taşıyacaklardı. Örneğin koronavirüs hakkında dünyadan en az 3 ay önce temel gerçekleri görmeye başlamış ve toplumu uyarmaya çalışmıştım. Kendi tıynetlerini gösterdiler desem de yazılarımın kaldırılmış olması ileri derecede yazık oldu.

Şimdi 2018 veya öncesi yazmaya oturduğum satırlara dönelim. Evet, 2018 de demişim ki:

“Ben çeşitli zamanlarda iktidarın doğru yaptıklarını onaylasam da zamanla bunların hepsinin durumu idare etmek, oy kazanmak, insanları yatıştırmak için olduğunu gördüm ve bu yaklaşımımdan vazgeçtim. Zaten biliyorsunuz durmuş saat bile günde 2 defa doğru saati gösteriyor. Bu iktidarın iktidarda bulunduğu sürenin uzunluğunu göz önüne alırsak doğru yaptıkları günde 2 defayı bulmaz. O sebeple toplama bakıyorum. İktidarın toplam faaliyetlerine bakarsak ülkeyi bir uçuruma doğru götürdüklerini apaçık görebiliyorum. 

Son seçim öncesi yayınlanan “Türkiye Gelişiyor mu?” Ve “AKP İktidarlarında Türkiye Gelişti mi?” isimli yazılarımda Türkiye’nin bu gidişinin sonunun çöküşe gidiş olduğunu açıkça yazmıştım. Bunların hepsi benim kişisel gözlemlerim. Bu gibi konularda hiçbir uzmanlığım yok. O sebeple siz dediklerimi kendi akıl süzgecinizden geçirerek okuyun.

Türkiye’nin parasal anlamda çöküşü beklediğimden çok önce geldi. Meğer erkene alınan seçime kadar bile ancak dayanabilinmiş. Seçimin hemen ardından paramız nerede ise misliyle değer kaybetti. Fark etmiyor olabilirsiniz ama birkaç gecede tüm ülke olarak fakirleşiverdik. Ben de buna hazırlıksız yakalandım. Ben de fakirleştim. Üzüldüm mü, üzüldüm ama ülkenin durumuna daha fazla üzüldüm.

Kimilerinin bu çöküşten yararlanıp ceplerini doldurduklarına da eminim. Eğer gerekli tedbirler alınmaz ise buz dağına çarpmış ama henüz batacağı hiç düşünülmeyen Titanik gemisinde gibiyiz. Çevremizdeki çoğu kişi tehlikenin farkında değil. Kimileri de mutlaka farkında ama fırsattan istifade ceplerini hala doldurmaya çalışıyorlar. O doldurmaya çalıştıkları altınlarının ve elmaslarının onları batan bir gemiden kurtaramayacağının farkında değiller. Oysa hepimiz aynı gemideyiz. Gemi battı mı hepimiz batacağız.

Biliyorsunuz ülkemizde gerçek üretim son 15 yılda ileri derecede azaldı. Biz kendimize yetecek çoğu şeyi üretemiyoruz artık. Gıdamızı bile… Üretim yapmaya çalışan küçük bir kesim olsa da bunların çoğu ileri derecede borçlular. Bu parasal çöküşün ardından artık borçlarını da ödeyemeyecek duruma geldiler. İflasları geciktirmek için konkordato sırasına girmiş durumdalar. Konkordato ne demek? Borçlunun mahkemeye gidip alacaklarının kendisine dokunmamasını sağlamak için süre alması demek. Bu sürede kendini toparlayabilir ise ne ala, yoksa batacak.

Biliyorsunuz zeytin toplama sezonu başlıyor. Fiyatların geçen yıldan çok düşük olması bekleniyor. Buna rağmen ne yazık ki ortada alıcı yok. Ya tüccarlar alım yapacak güce sahip değiller, ya da alım yapmayı tehlikeli görüyorlar, ya da daha uygun fiyatlı ürün buluyorlar. Suriye’den kaçak olarak düşük fiyatlı zeytinin geldiği söyleniyor. Bu da yerli üreticiye haksızlık. Zeytincilik gibi tamamen yerli bir  üretimimizin çökmesi, bu üretimden ekmek yiyen köylünün fakirleşmesi veya aç kalması demektir. Zeytin üreticisi de diğer insanlarımız gibi nerede ise tamamen dışa bağımlı yaşar. Onlar da akaryakıt, ilaç, tarım aleti araç gereç fiyatlarının artmasından etkilenir. Biz zaten zeytinimizi ve zeytinyağımızı dünya koşullarında üretemeyen, bu sebeple dışa satamayan bir ülkeyiz. Oysa zeytinin anavatanı ve dünyaya yayıldığı topraklar burası. Buna rağmen zeytinyağımız kalitesiz ve hileli üretimler sebebiyle dış pazarlarda yer bulamıyor. Dünya İtalyan ve İspanyol’ların zeytin ve zeytinyağını yiyor. Biz az miktarda kendi yağımızı yabancı ülkelere, onların bunu kendi markaları ile dünyaya pazarlamaları için satabiliyoruz. Bizim markamız ile olursa alıcı bulmuyor. Enflasyonun çığ gibi arttığı ülkemizde geçen yıldan daha düşük fiyatlarla satış yapabilen, hatta alıcı olmadığı için ürününü satamayan zeytin üreticisi ne yapacak? Oysa onun ve ailesinin hayatta kalması için gerekli olan her şeyin fiyatı çok arttı. Daha da çok artacak gibi görünüyor. Çünkü tamamen dışa bağımlı olduğumuz, yabancı para ödeyerek satın aldığımız akaryakıt henüz dış paraların artışı kadar artmadı. Bu sürdürülebilir değildir. Eninde sonunda aynı oranda artacak. Akaryakıt arttı mı her şey bir o kadar artacak. Toplama maliyetlerini karşılayamayan kimi ürünler toplanamayacak. Toplanan ürünler tüccarlar tarafından satın alınıp tüketiciye ulaştırılmaz ise bu kez kıtlık olacak. Kıtlık ilerleyen zamanda yeni bir pahalılığı getirecek. Üretici ürününü geçen senenin fiyatına satabilse bile yine de ciddi geçim sıkıntısı çekecek. Kim kazandı? Kimse. Herkes kaybedecek. “

Ekim 2018 de yazmaya başladıklarım burada bitiyor. Sizi daha fazla yormayayım, bu yazıyı burada bağlayayım.

Gördüğünüz gibi 2018 de yazdıklarım 2021 de gerçek oldu. Sizce bunlar en kötüsü mü? Asla değil. Çok daha kötülerini göreceğiz. Ülkede yaratılan çöküş bundan çok daha derin. Bu yönetim biçimi ile ve bu kafa yapısı ile kurtulma şansımız da yok. Tepedekilerin kesin değişmesi gerek de halk olarak bizim de kendi kafalarımızı düzeltmemiz gerekli. Gelecek yazılarda bunların sebeplerinden söz ederiz. Kalın sağlıcakla.  20 12 2021


Yorumlar

  1. Yazdığınız yazının son harfine kadar size katılıyorum.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

MENEMEN BELEDİYESİNDE HIRSIZLIK

TİK TOK ' DA DÖNER MINCIKLAMAK