MENEMEN BELEDİYESİ HAKKINDA - 3

 MENEMEN BELEDİYESİ HAKKINDA - 3

Bu güne kadar bu ülkede bu şehirde yaşıyor olmanın, vatandaş olmanın gerektirdiğinin dışında siyasetle doğrudan hiç ilgilenmedim. Ama ne zaman kendim olmak ve kendi doğrularımı uygulamak yetkisini elime alıp uygulamaya geçtiğimde birileri benden sıklıkla rahatsız oldu ve kimi zaman onların kışkırttığı birkaç siyasetçi gelip beni buldu. Yanlış anlamayın kendim olmak ve kendi doğrularımı uygulamak dediğim kendi kişisel ve iş yaşamımla ilgiliydi sadece. Benim bu doğrularım toplumda etkiler bırakıyor bu yolla bazı kişilerin işlerini bozuyormuş, bunu zaman içinde öğrendim. Örneğin ben hastalarıma onların kendi ihtiyaçlarına yönelik bir sağlık hizmeti vermeye çalışıyorum. Onları gereksiz müdahaleler ve gereksiz ameliyatlardan korumaya çalışıyorum. Bu sebeple onlara bilinçli kılmaya çalışıyorum. İşte bu gibi yaptıklarım bazılarının işlerini bozuyormuş. Bu gibi sebeplerle bazıları beni Menemen’de barındırmamaya çalıştılar. Bazı siyasetçileri devreye soktular. Zarar vermediler diyemem ama beni yok edemediler. Çok şükür bu günleri de dimdik ayakta gördüm.

Şimdilik siyasetle bu güne kadarki ilişkimi anlatmaya ara verip geçen yazımda sözünü ettiğim, Serdar Aksoy’a ilk muhalefeti yapan “biz“ kimiz ve biz bu Menemen Belediye Başkanıyla nasıl savaş verdik onu anlatmam uygun olur. Biz Menemen’de bir grup çevre gönüllüleriyiz. Çünkü ülke bir süredir bir talan alanı haline geldi ve bu talan son on yıllarda iyice hızlandı. En önemli talanların kimisi bu yörede yaşanıyor. Talan edilen değerlerimizden ikisi de çevre ve doğa. Ben bu gruba Emiralem’de yaşanan birkaç doğa çevre talan girişimini engelleme mücadelesi sırasında katıldım. Sonrasında Menemen Şehir Parkına yapılan hukuksuz beton binaya muhalefet ettik. Bazı Belediye Meclis üyelerini de ikna ettik. Sonuç olarak olaylar gelişerek eklenerek bildiğimiz hale geldi.

Menemen’e geldiğimden beri gördüğüm nerede ise tüm belediye başkanları Belediyecilik eylemlerinden dolayı yargılandı, ve nerede ise tümü mahkûm edildiler diye duyuyorum. Bu defa da son seçilen başkan daha görev süresini yarılayamadan tutuklandı ve görevden alındı. Umarım kendisi için hayırlısı olur.   

Çok uzun yıllar oldu Menemen’in Sesi Gazetesi benim yazılarıma yuva oldu. Bu da benim işimi kolaylaştırdı. Sadece haftada bir yazı yazmak ile uğraştım. Gerisini Erhan Özalp ve ekibi halletti. Haftada bir yazı yazmak bile kimi zaman gözümde büyüdü. Elimden geldiğince aksatmadım ama kimi zaman son anda yetiştirdim. Kadın sağlığı üzeriden yazarak başladım ama genel sağlık da yazdım, kedi köpek gözlemleri de yazdım, gündelik yaşam da yazdım, ara ara siyaset de yazdım.

Bu defa bir süreliğine sürekli siyaset yazmak istiyorum. Amacım bazı gerçekleri ortaya çıkartmak, yüksek sesle konuşmak. Ama biliyorsunuz ben gerçekleri saptamaya başladım mı bundan rahatsız olan çok kişi olur. Bu güne kadar kişisel ve meslek yaşamım zaten bazı kişileri yeterince ürküttü. Siyaset yazılarımdan rahatsız olacak kişiler de mutlaka olacaktır.

Sn Erhan Özalp geçen hafta için hazırladığım yazımı kendi güncemde yayınlamam uygun olacağı konusunda beni uyardı. O sebeple evvelki hafta başladığım bu yazı dizisinin devam yazısı geçen hafta burada yayınlanmadı. Ben onu kendi güncemde yayınladım. Günceme  https://drsuphitoprak.blogspot.com  adresinden ulaşabilirsiniz.

Gerek ülke gerekse yerel siyasetteki bu kötü gidişe kendimce dur demek istiyorum. Görebildiğim yanlışları kimseyi kollamadan kimseye yandaşlık hissetmeden yazmak istiyorum. Kendi güncemde bu süreçte kimseye karşı sorumluluk duymayacağım. Sakınmadan konuşacağım, yazacağım. Siyaset yazılarım bitince, alıştığınız yazı konularıma geri dönünce de bakarız duruma. Haftada bir yazıya ancak yetişiyorum. Eğer haftada iki yazı yetiştirme fırsatı bulursam ara ara Menemen’in Sesi’nde de görüşürüz belki. Kimbilir?

İlk yazının üzerinden iki hafta geçti. Serdar Aksoy’un bizim söylediklerimizi beğenmeyince bizi makamından püskürttüğünü yazıp ilk yazıya son vermiştim. Serdar Aksoy ile görüşmemizden tek kazanımımız binanın inşasının durdurulacağı sözünü bizzat Aksoy’un kendi ağzından almış olmamızdı. Bu ülkede çoğu siyasetçinin sözüne asla güvenilemeyeceğini biliyorduk.

Bina sürekli orasından burasından tırtıklanarak küçülmeye devam eden parkın içinde önemli miktarda yeşili yok etmişti. Binanın yapımı için yasal yollar kullanılmadan apar topar inşaata başlanmıştı. Binanın ne amaçla yapılmaya başlandığı da açıkça söylenmiyordu. Duyduğumuza göre nargile kafe yapılacaktı. Vatandaşın mırıldanmaya başlaması sonrasında tuvalet olacağı da söylenmeye başlamıştı. Bir Serdar Aksoy ile görüştüğümüzde sosyal hizmet binası olacağını söyledi kendisi. O tarihte müze olması fikri ne kendisinin ne de ekibinin henüz akıllarına gelmemişti belli ki. Binanın kabası bitmiş ortaya çıkmış ama henüz ne olacağı belli değildi. Paralarımızın nasıl nerelere plansız programsız harcandığını da bilin.

Bir gün aniden parkın binaya komşu cephesine oranın müze olacağını söyleyen bir pankart asıldı. Bu pankartın asılması kendilerince bir çözüm buldukları ve bize verdikleri bina inşaatını durdurma sözünü tutmayacaklarının habercisiydi. Sonrasında girişimlerimizi sürdürdük. Belediye Meclisinde üyesi olan partilere ziyaretler yaptık. Bir basın açıklaması yaptık. Serdar Aksoy’un aday gösterilerek seçildiği partiden randevu alamadık. O sebeple şimdi vekil seçilen Deniz hanıma ulaştık. O bizi kendi bürosunda kabul etti. Şu an tam emin değilim ama kendisi dışında iki partili Belediye Meclis üyesinin de katılımı da sağlandı. Bu yolla parkta bu beton binaya olan itirazlarımızı yerel iktidarın temsilcilerine de aktardık. Artık konunun görüşüleceği meclis toplantısını beklemeye kalmıştı iş.

Haftaya anlatmaya devam ederim. Haftaya kadar kendinize iyi bakın.   

 

.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

MENEMEN BELEDİYESİNDE HIRSIZLIK

TİK TOK ' DA DÖNER MINCIKLAMAK

BÜYÜK GEÇİM SIKINTISINA HAZIR MISINIZ