SEÇİM Mİ ÇOCUK OYUNU MU 2
SEÇİM Mİ? ÇOCUK OYUNU MU?
Menemen Belediyesi hakkında yazmaya başladığımda esasen Menemen’e ilk geldiğim 1991 yılından beri gözlemlediğim belediyecilik yanlışlarını yazmayı düşünüyordum. Tabii ki önce Serdar Aksoy ile başlamıştım çünkü onun yaptıkları artık canıma tak demişti ama iki CHP li bir DYP li eski başkanın hatalarından da söz etmeyi düşünüyordum.
Örneğin harita üzerinde yeşil alan görünmesine rağmen beton duvarlara boğdukları olan Tepe restoranın eteklerindeki yamaçlardan söz edecektim. Haritaya bakan orada bir yeşil alan görüyor. Oysa orada büyük bir doğa katliamı yapıldı. Orada eski tepe bile yok artık devasa beton merdivenler var.
Tüm yamaç betona boğuldu ve bir tarihi duvar da çaktırmadan yıkıldı. Şimdi yarım kaldı duruyor ama bitse ne olacak? Oradaki doğal yapı betona boğuldu bir kere. Bu da önceki başkanın yaptığı bir katliamdır. Hangi birini sayayım?
Yazmaya başladıktan sonra olaylar birbirini kovaladı ve öncelikle yeni olayları yazmak farz oldu.
Geçen hafta kura çekimine yapılan itiraz ve bunun sonrasında yenilenen kuranın AKP cephesini yazmıştım. Bu defa çuvaldızı CHP ye batıracağım.
Bence CHP bu seçimlerde basiretli davranamamıştır.
Yerel seçimlerden çıkıldığında CHP nin öncülüğünü yaptığı Millet İttifakı’nın Belediye Meclisinde ezici bir üstünlüğü vardı. Bir üyenin Aksoy’un baskıları sonucunda olduğu gözlemlenen istifası ile ilk üye kaybını yaşamıştı CHP.
Bildiğiniz gibi Serdar Aksoy’un tutuklanmasından önce CHP parti müfettişleri Aksoy’u kesin ihraç istemi ile disipline vermişlerdi. Menemen’de yapılan belediyecilik yanlışlarına CHP ortak olmak istemiyorlardı belli ki. Bu aşamada Aksoy ve bir Meclis üyesi hatalarını kabul etmek yerine CHP den istifa ettiler. Etti mi üç kayıp Tam Aksoy’a yakın bazı diğer üyelerin de istifası beklenirken göz altı ve tutuklama geldi. Bu durum onları durdurdu ama başka hatalar yapmalarını engelleyemedi.
Yasaya göre Başkan halen Aksoy olmasına rağmen bu görevi sürdüremediği için yerine bir vekil atanması gerekiyordu. Bir seçim yapılacaktı. Seçim öncesi CHP kaynıyordu. Kimin aday gösterileceği çetin bir soruydu.
Bu aşamada benim de içinde bulunduğum çevre grubu Deniz hanımdan yana tavır aldık. Bize göre Millet İttifakının bazı üyeleri eğer Aksoy ‘a muhalefet etmemiş olsalardı bu gün biz Aksoy’un istediği düzeni kurduğunu ve istediği düzenlemeleri Meclisten kolayca geçirdiğini görüyor olacaktık. Dolayısı ile bizim gözümüzde asıl kahramanlar iktidar kanadında olmalarına rağmen yanlışları söyleme cesaretini gösteren bu kişilerdi. Bize göre Deniz Karakurt ismi ön plana çıkıyordu.
Belki de bizim etkimiz ile son anda Deniz hn aday gösterildi ama tüm enerji aday belirlemeye harcanmıştı. Meclis üyeleri ile sağlıklı bir birlik sağlanamamıştı. Sonuç olarak istifa ile bir üyesini kaybeden sonra da başkan ve en yakın yandaşının istifası ile iki üye daha kaybeden Millet ittifakı hala belirgin bir üstünlükle seçime geldi. Seçim çok ilginç geçti. Her bir turda Millet İttifakından birer üye eksildi. Toplam iki üye, Cumhur ittifakı adayına oy verdiler. Ardından bir üye de kasıtlı olarak geçersiz oy verdi ve seçimi beraberliğe kilitlediler. Dışarıdan bakıldığında çok iyi planlanmış bir tezgâh görünüyordu.
Tabii ki bu kişilerden sadece birisinin kim olduğu açıkça biliniyor. Diğerleri kendilerini gizliyor ama Aksoy’a yakın duran ve aday belirlemede kendi istediklerinin olmadığını düşünen kişiler bunlar. Kim olduklarını tahmin etmek zor değil. Bir kişi de tamamen karşı tarafa geçmeyi içine sindirememiş olmalı ki geçersiz oy vererek seçimi beraberliğe kilitledi. Bizi temsil etsin diye seçtiğimiz toplam 6 oy kaybedilmişti. Beraberliğin ardından adil bir kura çekildi ve Deniz hn kazandı, herkes kendisini kutladı. Hak yerini bulmuştu. Birkaç saat sonra kuranın yönetmeliğe uygun yapılmadığı iddiası ile mahkemeye başvurulduğunu öğrendik.
O gece yaşamımda ilk defa Belediye Kanunu ve Belediye Meclisi çalışma yönetmeliğini söyle bir üstünkörü okudum. Yönetmelikte Meclisin normal çalışmaları anlatılırken kuranın bez torbaya konularak yapılacağı söyleniyordu. Ben bunun başkan vekili seçimi için de bağlayıcı olup olamayacağını bilmiyordum. Grupta bunu yüksek sesle dillendirdim. İlginçtir bu savım CHP nin savunmasında da kullanılmış. Şu an hatalı olabileceğimi, Meclisin tüm seçimleri için geçerli olacağını düşünüyorum. Bu gerekçeyle Mahkeme kuranın yürütmesini yani Deniz hn.’ın Başkan vekilliğini durdurdu.
Mahkemeler kesin kararlarını verene kadar ilginç bir tablo oluştu. Şu an Belediye Başkanı halen Serdar Aksoy ve Başkan Vekili de Deniz Karakurt’tur. Olur da davaları kazanırlarsa görevlerini geri alacaklardır ama şu an görevlerini yapamamakta yetkilerini kullanamamaktadırlar.
Her ne oldu ise hiç yakışmamıştı. Biz kura düzeneğini AKP lilerin önerdiğini hazırladığını duymuştuk. Sonradan Aydın Pehlivan “Kinder” Sürpriz toplarını kendilerinin temin ettiğini ama şeffaf kavanozu CHP’lilerin getirdiğini iddia etti. Bakkaldan Kinder sürpriz yumurtaları getiren aynı kişinin bakkaldaki teşhir kavanozunu alıp gelmiş olduğu apaçık değil midir? Öyle olsa ne olur böyle olsa ne olur? Yapılanlar hiç yakışmadı.
Burada CHP li tüm Meclis üyelerinin bir adet kanunu bir adet yönetmeliği baştan sona okumadıkları, mevzuata hakim olmadıkları, bu sebeple Başkan Vekilliğine layık gördüğümüz Av. Deniz Karakurt başta olmak üzere Meclis’in hukukçu üyelerinin bile bu yanlışı fark etmediklerini görüyoruz. Ne yazık değil mi?
Ben hemen düşünmeye başladım. Menemen’e yazık oluyordu. Bir şey yapmak gerekliydi. Düşünmeliydim...
Bana göre hamle üstünlüğünü kaybetmemek için Meclis’in kural hatası yapıldığı için seçimi iptal etmesi ve yeni bir seçim yapması en uygun seçenek olacaktı. Bunu yüksek sesle konuşmaktan ilk başta çekindim. Bunun iki sebebi vardı. Benim dediğimin doğru olduğunu destekleyecek doğrudan bir madde yoktu. ( Ama yeniden bir seçimin yanlış olacağını söyleyecek doğrudan bir madde de yoktu.) İlk başta suskun kalmamın bir sebebi de seçimde yaşanmış olan oy geçişleriydi. Bizi temsil etsinler için seçtiğimiz bazı Meclis üyelerinin oylarını kişisel hırsları, çıkarları için kullanmış olmaları dehşet vericiydi. Neler yapabileceklerini öngörmek mümkün değildi.
Yasanın ruhunda yürütmede bir boşluk varsa hemen seçim yapılması isteniyor. Bana göre bu seçimi Meclis hemen kendi kendine yapmalıydı. Meclis ‘in dayanaklarından birisi Başkan Vekili seçimini yetkisinin apaçık Meclis’e verilmiş olmasıydı. Toplantı çağrısının Vali tarafından yapılacağı söylense de bunun sebebinin Başkan’lığın aniden boşalması durumunda çağrı yapacak makamın kalmamış olmasıydı. Oysa şimdi Meclis’in de bir Başkan Vekili vardı ve Meclis artık kendi kendine karar alıp yeniden seçim yapabilirdi.
Seçimde kural hatası yapılmıştı. Kural hatası yapılan maçların yeniden oynandığını biliyorsunuz. Bu yeniden oynanma kararını Futbol Federasyonu vermektedir, mahkeme değil. Dolayısı ile seçimin yenilenmesi kararı Meclis’de verilmeliydi. Böyle bir karar ve böyle bir yeni seçim için hukukta bozmaya sebebiyet verecek açık bir madde bilmiyorum. Bence yok. Yapılsaydı Yasa’nın ruhuna uygun olacaktı. Bazı dolaylı hukuksal içtihatlar kullanılarak itiraz edilebilecek olsa da bu tartışmaya açık olacaktı. Bozamazlardı.
Kural hatası savına bile gerek yoktu aslında. Nasıl Başkan görevini yapamadığında Yasa en baştan seçim diyorsa, vekil de görevini yapamadığında en baştan seçim yapılır geçilirdi. Yasaya uygun olurdu.
Ben bunları mırıldanırken en yakın arkadaşlarım dâhil hiç kimse beni desteklemedi. Hatta çocuk gibi azarlandığım da oldu. Ben hala dediklerimin arkasındayım. Menemen’in kötü kaderini artık Menemen’in çıkartacağı bir Mustafa Kemal geri döndürebilir. Gelibolu’ya çıkartma yapan birlikleri gördüğünde Mustafa Kemal ‘in elinde çok küçük bir askeri güç vardı. Bu güçle o savaşı kazanması mümkün değildi. Hiçbir askeri teori kendisini desteklemezdi. Ama o buna rağmen saldırı kararı almıştı. Bu kararının gerekçesini “biz ölene kadar arkadakiler yetişir” diye açıklayacaktı. O saldırının kararlılığı üstün düşman güçlerini korkutmuş ve siperlerine sığınmak zorunda bırakmıştı. Belki de Çanakkale Savaşı’nın kazanıldığı anlardan en önemlisi odur. Menemen seçimlerinin son aldığı durumda artık böyle hamleler gerekirdi. Ama bu mücadelenin ön saflarında maalesef bir Mustafa Kemal yokmuş.
Beklediğim gibi Vali yeniden seçim kararı aldı. Hamle yapamayanların karşısında hamle sırası artık ona geçmişti. Seçim kararı alması bence doğruydu ama bence Vali hukuksal hatalı karar da verdi. Bir önceki seçimin kalan yerinden başlanmasına karar verdi. O seçim artık mahkemede idi ve kararı artık mahkeme verecekti. Vali maalesef kendisini Mahkeme’nin ve Meclis’in üstünde görüp kura gündemi ile meclisi topladı. Bu bir olağanüstü toplantı olduğu için gündemi değiştirmek mümkün değildi. Artık yüksek sesle konuşmaya yazmaya başladım. “Vali’nin topladığı genel kurul yeterli katılım olmadığı için yapılmamalı ama 3 gün sonra bu kez seçimin de ekleneceği bir olağan toplantı yapılmalıdır” şeklindeki görüşümü her ortamda yazmaya başladım. Seçime dâhil olan tüm CHP ‘li vekillere bu görüşümü yazılı attım. Adeta çığlıklar atarak yapılması gerekenleri herkese haykırıyor onları düşünmeye ve hamle yapmaya davet ediyordum. Elimden başka bir şey gelmezdi ki.
Dediklerimden birisi yapıldı ve Vali’nin kura gündemli ilk toplantısı açılamadı. Ama ardından gelmesi gereken hamle eksik kaldı. Üç gün sonraki olağan toplantıda seçim kararı alınıp seçim yapılmadı. Vali’nin hukuksuz kararına karşı da idari dava açılmadı. Hamle üstünlüğü bir kez daha kaybedilmişti.
Vali bir hamle daha yapıp Belediye Başkan Vekili atadı. Bence buna da hakkı yok. Asla yok. Kanunda böyle bir atamanın hangi koşullarda yapılabileceği yazıyor. Menemen’de öyle koşullar yok. Vali’nin bu kararına karşı da idari dava açılmalıydı. Bildiğim kadarıyla o da açılmadı.
Onun yerine Vali ile görüşülmeye gidildi. Onun duruşu belli. İkna edebildin mi? Edebileceğini düşündün mü? Kararlarını gözden geçirdi mi? Hamlelerini belli bir hedefe doğru bilerek atmadığını düşünüyor musun? Bunlar olmadıysa onun geri almadığı kararları geçerlidir. Ancak dava açarak o kararları ancak durdurabilirdin canım CHP yetkilileri. Basiretli davranamadınız.
Bir süreliğine sıkıldım. Artık Belediye Kanunu’nu ve Belediye Meclisi Çalışma Yönetmeliği’ni okumayı bıraktım. İlgilileri okusun. Ben de bir gün ilgili olursam kelime kelime okuyacağıma emin olabilirsiniz. Zorunluluktan üstün körü okuma ile bile bu kadar hâkim olduğumu düşünüyorum konuya. Umarım bir gün varsa eksikliğim bunu gerçekten gösterecek birisi çıkar karşıma. Şimdilik öyle birisi yok. Bu dediklerim yapılmalıydı. Basiretli davranılamadı.
Vali’nin atadığı Belediye Başkan vekili aynı zamanda Meclisin de Başkan Vekili oluyordu. Bu yetkisini kullanıp topladı meclisi çekti kurayı. Bingo! Beklendiği gibi bu kez Aydın Pehlivan çıktı. CHP' lilerden bir hamle yapacaklar diye nafile bekledik. Kuradan kendi adaylarının çıkmasını beklemek dışında bir hamle yapacakları yokmuş.
Sosyal medyada AKP nin her ne pahasına olursa olsun Menemen’i ele geçirmek istediği çünkü İzmir’in en önemli inşaat alanın artık Menemen olduğu yazılıp çizildi. Serdar Aksoy’un son zamanlarında AKP li Meclis üyeleri ile çok iyi anlaşmaya başladığı, buna rağmen Villakent’deki bir belediye arsasını imara açma teklifini meclise getirme cesaretini gösteremeyerek kendi sonunu hazırladığı yazıldı çizildi. Bunlar benim de aklıma yatıyor. Nitekim Pehlivan’ın ilk icraat müjdesi Emiralem’e Menemen şehir mezarlığı yapılacağı oldu. O arazi şu an makiliktir. İstenirse orman da olur. Menemen’de çölleşmiş o kadar yer varken doğa harikası Emiralem’de ısrar edilmesi ne kadar akla yakındır. Bunun Meclis’i hiçe sayılarak, sen ben hasanoğlan mantığı ile yapılması ne kadar hukukidir veya doğrudur? Biz eski Başkan’ların özellikle Aksoy’un bu davranışlarından çok çekmedik mi? Pehlivan’ın sadece bu davranışı bile neler olabileceğini gösteriyor. Ama ne önemi var. Kervanın yürümes gerekirdi. Kervanın başındakiler basiretli davranamadılar. Ve kervanı kaptırdılar.
Kura çekildi, Menemen halkının tercihleri hiçe sayıldı ve Başkan Vekilliği halkın tercihini temsil edemeyen gruba geçti. CHP liler bir basın toplantısı yaptılar. Tamamını izlemedim. Deniz hn yürüyen iki dava var dedi. Ben orada koptum. Yürüyen davalar kazanılma ihtimali olmayan iki davadır. Birisi kuranın iptali davasıdır. Ki kaybedilecektir. Diğeri de seçimin yenilenmesi talebi davasıdır. Bence seçimin yenilenmesinin mahkemeye sorulması büyük yanlıştır. Mahkemenin u konuda olumlu karar vermesi çok az olasılıktır. Bence o da kaybedilecektir. Kazanılırsa seviniriz.
CHP ‘lilerin maalesef tüm ümitlerini kurada yine kazanmalarına dayandırdıkları anlaşılmaktadır. Kura bir rastlantıdır. Yarı yarıya ihtimalle ya kazanırsın ya da kaybedersin. Bu kadar önemli bir seçim böyle şansa bırakılabilir mi? Şansı rastlantıdan çıkartacak hamleler yapılması gerekirdi. Hiçbir etkili hamle yapılamamıştır.
Vali’nin kendi kendine seçimin kuradan devam etmesi yönünde karar vermesi aleyhine dava açılmalıydı. Vali Yasa’ya göre fiilen boşalan başkanlık için sadece yeni bir seçiminin davetini yapabilirdi. Yasa kaldığı yerden devam eder diye birşey yazmıyor. Seçimi yap diyor.
Vali’nin koşulları olmamasına rağmen Belediye Başkan Vekili atamasına da dava açılmalıydı.
En önemlisi Meclis yetkisini kimseye bırakmadan kendi kendine kullanmalı, seçimi yenilemeli ve Başkan Vekili’ni kendisi seçmeliydi. Buna karşı açılan davalar uygun savunmalarla kaybedilmezdi.
Meclis’ten Menemen in kötü gidişine dur diyecek bir Mustafa Kemal çıkmayacağı belliydi ve çıkmadı da…. Üzgünüm. Kaderine küs Menemen. Yıllar sonra ne dediğimi anlayacaksın ama çok geç olacak.
Yorumlar
Yorum Gönder